18 Ekim 2006

Anlat Bana Talat!



Çok şükür büyük oğlum alnının akıyla ilkokulun 1.ayını atlattı. Ne yalan söyleyeyim ilk başlarda biraz endişelerimiz oldu eşimle birlikte. 2,5 yaşından beri sürekli kreşe ve son yıl da anaokuluna gitmişti oğlumuz ama ilk defa bu kadar kalabalık bir ortama girecekti, okula adaptasyon sorunu olacağını hiç düşünmedim ama kalabalıktan ürkeceğini düşünmüştüm. Neyse ki endişelerim yersiz çıktı, hem de tahminimizin çok üstündeki bir sınıf mevcuduna rağmen, dile kolay tam 47 kişiler sınıfta! Okulun ilk günü müdür bey sınıf mevcutlarını 37 de sabitlediğini ancak Milli Eğitim'den 50 ye çıkarma yönünde çok ciddi baskılara maruz kaldığını söylemişti zaten.. hoş buna da hiç aklım yatmadı, hani e-kayıt vardı, hani e-kayıt olmadan öğrenci okula alınmayacaktı, hani bağışın önünü kesmek içindi bu sistem?? Hepsi palavra, burası Türkiye ve olmayacak bişey yok (bir itiraf, biz de okula ciddi bir bağış yaptık, Allah'tan istediğimiz öğretmene düştü oğlum..)

Konu dağılmasın, asıl bahsetmek istediğim çocukların ödevleri.. Yine çok şükür ki oğlum şimdiye kadar ödevlerini yaparken bize sorun çıkarmadı.. öğlenci olduğu için okuldan 18:15 gibi geliyor, yemek yendikten sonra oturup kendi kendine çalışıyor, arada bizden yardım istiyor ama genellikle başa çıkabiliyor.. Bununla birlikte etrafımdaki arkadaşlarımdan çocuklarının ders çalışmak istemedikleri, sıkıldıkları yönünden çok fazla şikayet duyuyorum. Bana soruyorlar, nasıl oldu da bu bilinci oğlunda yerleştirdin diye. Vallahi hiç özel bir çabam olmadı! Sadece okuma-yazmayı öğrenmek için deli gibi hevesli bir çocuk ve ödevleri anne-babaların değil çocukların yapması gerektiğini sürekli oğullarına hatırlatan ebeveynler var bizim evde:) Şunu çok iyi biliyorum ki bir iş nasıl başlarsa öyle devam eder, etmese de bu alışkanlığı değiştirmek çok güç olabilir.. O yüzden okulun ilk günlerinde sürekli derslerin bize değil kendisine verildiğini hatırlattım oğluma, artık çocuğun içinde vardı da ondan mı yoksa çok söz dinleyen ve kolay ikna olan bir çocuk olduğundan mı bilemiyorum sorunsuz günler geçiriyoruz ödev konusunda.. (maşallah diyeyim ben yine, ne me lazım, birden tepetaklak olmasın düzen:))

İki akşam önce oğlumun okulundan bir veli beni evden aradı ve aynen şu cümleyi kullandı "bu akşam ne ödev yapıyoruz?". Aaaaa dumura uğradım bir anda, hani "bugün çocuklara ne ödev verilmiş" ya da "oğlunuz bu akşam ne ödev yapıyor, kızım alamamış" dese neyse de ne demek "bu akşam ne ödev yapıyoruz?" .. aslında hem şaştım hem şaşmadım, çünkü çok duydum oturup çocuklarının ödevlerini yapan anneler (baba duymadım şimdiye kadar!). Doğru mu bu davranış, bence hiç değil, çocuklarımıza sorumluluğu ancak şimdi öğretebiliriz, birkaç yıl sonra çok geç olabilir, bu özgüveni onlara kazandırmak bizim elimizde..

Bir de şu elyazısı mevzuu var, neden bu kadar tepki veriliyor anlayamıyorum bu elyazısı işine. Çocuklar bizim tahminimizden çok daha yetenekliler, kolay öğreniyorlar, elyazısı bence ileriki hayatlarında çok işlerine yarayacak, hızlı not alabilecekler mesela..Üniversite hayatımdaki yaşadığım en büyük sıkıntılardan biri hızlı not alamamaktı, hatta bazen kendi yazdığımı okuyamazdım:( ancak elyazısıyla not almak yani eli kaldırmadan sürekli yazı yazmak süper bişey.. bildiğim kadarıyla Avrupa'nın tamamı bu sistemle okuma-yazma öğretiyorlar, Rusya'da ise böyle olduğuna eminim, hepsinin yazısı da inci gibidir. Ben umutluyum bu sistemden, bekleyelim görelim:)

Haaa bu başlık da ne böyle derseniz, oğlum "talat"lara geçti elyazısında, önce e sonra la daha sonra ela.. şimdilerde de ta, la ve talat yazıyorlar.. seslerden hecelere, hecelerden kelimelere, kelimelerden cümleye geçiyorlar.. dün akşam defterine baktım, "talat" yazmışlar, bu mantıkla "anlat bana talat" yazması yakındır:)))

2 yorum:

Annelog Atölye dedi ki...

Ebruş pişti olmuşuz bugün:)

Adsız dedi ki...

Evet okullu çocukları olan anneler olarak pişti olmuşsunuz.. Çok da tatlı çıkmış fotoda..