07 Eylül 2007

DÖNÜŞ

İşte geldim!

Bu kadar zaman nerelerde olduğumu saolsun merak edenler Fikrimince ve Sanem olmuş, Nanem ve Annelogcum zaten bu yokoluş sürecinin içindeydiler, yani durumdan haberdarlardı.. Bir de Asortik Krep’e haber vermiştim bir süre kaybolacağımı..
Nerden başlasam bilmem ki? En iyisi artık Almaata’da yaşadığımızdan başlayarak bodoslama bir giriş yapayım konuya:)Eşim geçen Şubat ayından beri zaten buradaydı.. Ben hem büyük oğlumun okulu hem işim hem de Kazakistan’ın nasıl bir yer olduğu hakkındaki kaygılarım sebebiyle önceleri hiç buraya gelmeyi düşünmemiştim. 1996’da başlayıp 2001 de biten Türkmenistan tecrübemizden sonra ne yalan söyleyeyim bir daha Orta Asya’nın bağrında kendimizi bulacağımız aklımın ucuna bile gelmezdi, hem de 2 çocukla! Ama hayat işte (tam burada Rutkay Aziz’in oynadığı reklam geldi gözümün önüne; o hoş aksanıyla “hayaaaatt Gülsüm hayaaatt” deviverişi:)), hiç plan yapmaya gelmediğini, hele de bir inşaat mühendisiyle hayatını birleştirdiysen her an dünyanın herhengibir yerinde olabileceğimi bir kez daha gösterdi bana:)
Haaa, şimdi nasıl oldu da böyle pat diye karar verdin diye soracaksınız değil mi? Bu kararda da büyük oğlumun (hay Allah bu büyük oğlum-küçük oğlum yerine ne kullasam yaa, çok uzun oluyor) payı çok var. Ayrı olduğumuz 5 aylık dönemde babamız 1,5 ayda bir geldi ama yine de oğluşlar bundan etkilendi, hele de ben küçüğün daha çok huysuzlandığını düşünürken büyük bunu yapınca daha şaşırdım, çünkü güya babaya hiç düşkün değildi ama meğer kazın ayağı öyle değilmiş. Bir gün bana “ama bu haksızlık anne, babam burada 6 gün kalıyor orada 60 gün kalıyor, ben çok özlüyorum” deyince ne yapıyorum ben yaaa diye düşünmeye başladım. Daha çocuklar çok küçük, tam babaya ihityaçları olduğu dönem.. Sonra biz de evliliğimizin en güzel yıllarındayız, ilk yıllardaki yabani tavırlarımız törpülenmiş, birbirimize daha çok bağlanmış, iki çocuğumuzu ayrı gayrı değil birlikte büyütmek istiyoruz.. Eeee zaten ne zamandır bir fırsatını bulup ayrılsam diye düşündüğüm, beni artık hiçbir şekilde tatmin etmeyen bir işim var..Daha ne dedim kendi kendime, gitme zamanıdır!
Kararı verdim vermesine de şimdi bunu yakınlarıma nasıl açacaktım. Hoş ailemizi tanıyan herkes bizim birarada olmamızı destekliyordu ama yine de kolay değil ki bir düzeni bozmak, hem de iyi kurulmuş bir düzeni.. Evle işimin arası İstanbul gibi yerde 10 dakikayken, oturduğumuz evi daha yeni satın almışken, canımız bakıcı teyzemize bu kadar alışmışken, can dostlarımın hepsi bir telefonla ulaşacağım kadar yakınken, geçen yıl binbir zorlukla istediğimiz devlet okuluna büyük oğlanı sokabilmişken, en önemlisi ailemle istediğim vakit görüşebiliyorken nasıl uygulayabilecektim ben bu kararı?? Offff, offff ki offff..
Arkası yarın:)


Not: Bir tane de resim ekleyeyim dedim Almaata'dan..İlk geldiğimiz günlerde şehirde hava gayet sıcakken kayak merkezinde inanılmaz soğuktu, üstümüze bişey de almadığımızdan acaip gafil avlandık. 3 etap olan teleferikle dağa çıkma turunun soğuk yüzünden sadece 1. etabını tamamlayıp apar topar aşağı indik.